Bir zamanlar, küçük bir köyde Keloğlan adında neşeli bir çocuk yaşarmış. Keloğlan’ın çok temiz kalpli biri olmasına rağmen, bazen sinirlenip etrafındakilere kötü sözler söylermiş. Bu, zamanla başına büyük işler açmış.
Bir gün annesi ona seslenmiş:
“Keloğlan, evde çok iş var. Gel de bana biraz yardım et, evladım.”
Ancak Keloğlan oyun oynamaktan hiç vazgeçmek istememiş. Sinirle, “Of, anne! Sen yap işte!” diye bağırmış. Annesi bu sözlere çok üzülmüş ama bir şey dememiş.
Keloğlan, köy meydanında arkadaşlarıyla buluşmuş. Ancak o gün, aralarında küçük bir tartışma çıkmış. Bir arkadaşı yanlışlıkla Keloğlan’a çarpınca, Keloğlan sinirlenip, “Dikkat etsene! Kör müsün?” diye bağırmış. Bu sert sözler, arkadaşlarını da çok üzmüş.
Kötü Sözlerin Sonuçları
Keloğlan’ın kötü sözleri köyde yayılmaya başlamış ve zamanla herkes ondan uzaklaşmış. Kimse onunla konuşmak istememiş, çünkü söyledikleri çok kırıcıymış. Keloğlan yalnız kalmış ve hatasını fark edememiş. Bir gün, köyün yaşlı bilgeliğine gidip ona sormuş:
“Neden herkes benden uzaklaştı? Ben ne yaptım?”
Bilge, Keloğlan’a şöyle demiş:
“Evlat, kötü söz, bumerang gibidir. Ne söylersen, döner dolaşır, seni bulur. Tatlı dille konuşmayı öğrenmelisin. Yoksa herkes senden uzaklaşır.”
Keloğlan, bilgenin sözlerini dinledikten sonra büyük bir pişmanlık duymuş. Hemen annesinin yanına gidip özür dilemiş:
“Anne, sana kötü davrandım. Yardım etmem gerekirdi, ama sinirlendim. Özür dilerim.”
Sonra arkadaşlarına gitmiş ve onlara da özrünü iletmiş. Arkadaşları, Keloğlan’ın içten özrünü kabul etmiş ve tekrar onunla oyun oynamaya başlamışlar.